İbn Sina Kimdir ?

İbn Sina Kimdir

İbn Sina Kimdir; İslam bilim dünyasının en önemli düşünürlerinden biridir ve tıp, felsefe ve matematik gibi birçok alanda önemli katkılarda bulunmuştur. Özellikle “El-Kanun fi’t-Tıb” adlı eseri, tıp alanında unutulmaz bir başyapıt olarak kabul edilmektedir.

İbn Sina’nın felsefi görüşleri ve varlık anlayışı da oldukça etkileyicidir ve günümüzde hala birçok akademik çalışmada tartışılmaya devam etmektedir.

Bu makalede, sizlere İbn Sina’nın hayatı, İbn Sina’nın felsefesi, İbn Sina’nın eserleri ve İbn Sina’nın sözleri hakkında bilgi vereceğiz. Ayrıca, İbn Sina’nın nereli olduğu, İbn Sina’nın en önemli kitapları, sudur teorisi ve İbn Sina’nın “Hay Bin Yakzan” adlı eseri hakkında da bilgi sahibi olacaksınız.

İbn Sina’nın hayat hikayesine göz attığımızda, onun bilgiye açlığı, başarısı ve dünya çapındaki etkisi, herkesi etkileyen bir örnek olmuştur. Bu makale, İbn Sina’nın ölümsüz mirasına saygı duruşunda bulunuyor.

İbn Sina Kimdir?

İranlı filozof ve bilim adamı

İbn Sina Kimdir; İbn Sînâ , Arapça İbn Sînâ , tam anlamıyla Ebû ʿAlī al-Ḥusayn ibn ʿAbd Allah ibn Sīnā , (980 doğumlu, Buhara yakınlarında, İran [şimdi Özbekistan’da]-ö. 1037, Hemedan, İran), Müslüman hekim, en ünlü ve etkili ortaçağ İslam dünyasının filozof-bilim adamları .

Özellikle Aristoteles felsefesi ve tıp alanındaki katkılarından dolayı dikkat çekti . O besteledi, Geniş bir felsefi ve bilimsel ansiklopedi olan Kitab al-shifāʾ ( Şifa Kitabı ) ve Al-Qānūn fī al-Tibb (Tıbbın Kanunu ), dünyanın en ünlü kitaplarından biridir.

İbn Sînâ boş bir İslami entelektüel olarak sahneye fırlamadı. Müslüman yazar İbnü’l-Mukaffaʿ’nın veya muhtemelen oğlunun Aristoteles mantığını İslam dünyasına İbn Sînâ’dan iki yüzyıldan fazla bir süre önce getirdiğine inanılıyor.

Al-Kindī , ilk İslami Peripatetik (Aristotelesçi) filozof ve İbni Sina’nın kitabından öğreneceği Türk bilge el-Fārābī Aristoteles’in metafiziği ondan önce geldi. Bununla birlikte, bu aydınlar arasında, Avicenna açık ara en büyüğü olmaya devam ediyor.

İbn Sina, Türk-İslam âleminin en iyi tanınan ve hakkında çok sayıda yayın bulunan en önemli bilim adamlarından biridir. Miladi 980 yılında bugünkü Özbekistan’ın Buhara şehri yakınlarında bulunan Afşan köyünde doğan İbn Sina,

Ömrünün son yıllarında çaresiz bir hastalığa yakalanarak 1037 yılında, 57 yaşında iken öldü. Mezarı bugünkü İran’ın içinde kalan Hemedan şehrindedir. Bu yüzden bazıları onu İranlı zannetse de Türk olduğu önemli kaynaklarca kabul edilmektedir.

İbn Sina’nın asıl adı

İbn Sina’nın asıl adı Hüseyin b. Abdullah b. Ali b. Sina El Belhi’dir. Ebu’l Ali olarak da bilinir. Ancak İbn Sina adıyla ünlü olmuştur. Batı dünyasında ise Avicenna adıyla tanınır.

Yazdığı çok sayıda kitabı, Batı üniversitelerinde okutuldu. Batı’da ve Doğu’da ün kazanmış olan İbn Sina, en çok tıp alanında bilinir. Ancak o aynı zamanda önemli bir felsefecidir.

Tıp ve felsefenin yanında, mantık, matematik, geometri, astronomi, fizik, kimya, farmakoloji, edebiyat, müzik ve arkeolojide de söz sahibi değerli bir âlimdir.

Olağanüstü zeki olan, hareketli ve kuvvetli bir hafızaya sahip İbn Sina; 10 yaşında iken Kur’an-ı Kerim’i ezberledi. Henüz 14 yaşında iken öğretmenlerini geçmeye başladı. 18 yaşına kadar, daha önce saydığımız bilim alanlarında kendisini yetiştirdi.

Daha 17 yaşında iken Buhara Şehzadesi Nuh Bin Nasr Samani’yi tehlikeli ve amansız bir hastalıktan kurtardı. Bu nedenle de saray kütüphanesi müdürlüğüne getirildi.

Burada okuduğu kitaplar ve yaptığı araştırmalar onun bilgi birikiminin daha da genişlemesi ve derinleşmesini sağladı. 21 yaşında iken döneminin en iyi hekimlerinden biri sayılıyordu.

İbn Sina önceleri Buhara’da, sonra da Harezm’de yaşadı. Harezm medreselerinde Biruni ve diğer ünlü âlimlerle birlikte hocalık yaptı. Tıp biliminde ilerlediği ve başta Harezm padişahı olmak üzere birçok çaresiz hastalığı iyileştirdiği için

Şeref’ül-Mülk, yani ülkenin şerefi, gururu, iftihar ettiği âlim unvanı ile vezir yapıldı. Sonra siyasal nedenlerle hapsedildi. Hapisten sonra düşmanlarının kö- tülüğünden kurtulmak için kentten kente göç etti.

Gazneli Mahmud’un Samani hanedanına son vermesi üzerine Buhara’dan Harezm’e gitti. Düzensiz yaşayışıyla Gazneli Mahmud’u kızdırınca, Harezm’den ayrılarak Irak-ı Acem (İran’ın güneydoğu Azerbaycan bölgesi), Gürgenç ve Rey’de dolaştı. Hayatının son yılları bilimsel araştırma gezileri ile geçti. Bu sırada ağır bir hastalığa yakalanarak vefat etti.

İbn Sina Tıp Hayatı

İbn Sina, en çok tanındığı alan olan tıbba birçok yenilik getirdi. Uygulanan eski yöntemleri değiştirdi. Yeni keşifler yaptı. Şifa kitabıyla asırlarca devam edecek bir çığır açtı.

Daha o asırlarda damarlarımızdaki kanın, gıdayı taşıyan ve vücudu besleyen bir sıvı olduğunu keşfetti. Akciğer hareketlerinin göğüsle ilgisini, idrardaki şekerin varlığını ve kızıl hastalığını buldu.

Ameliyatlarda ilk kez uyutucu ilaçlar kullandı. Hastalıkların kaynağının mikroplar olduğunu ilk bulan da o oldu. Bin sene kadar önce “Her hastalığı yapan bir kurttur. Ama onları görecek aletimiz yok.” diyen,

İbn Sina, bugün doktorların karnımıza parmaklarıyla vurarak hastalığı teşhis etme yöntemini ta o zamanlar uyguladı. Filtre kullanarak suyun temizlenmesi düşüncesi de ona aittir.

Onun zamanına kadar beyin gibi yumuşak dokuların iltihaplanacağına inanılır, ancak kemik gibi sert dokuların iltihaplanmadığı sanılırdı. İbn Sina bu tezi de çürüttü. Bugün kemik gibi sert dokuların da iltihaplandığı bir gerçektir. Beyin iltihabı konusunda da sağlam tezler ortaya koydu.

İbn Sina hayvanlardaki şarbon hastalığı, bazı hastalıkların genetik sebepleri olabileceği, karaciğer hastalıkları, sarılık, sindirim bozuklukları, kanamalar, dalak ve mesane konusunda bugün kesin olarak kabul edilmiş görüşler ortaya koydu.

Bilhassa sarılığın sebeplerini çok iyi anlattı. Akıl hastaları o çağlarda Avrupa’da karanlık dehlizlerde, mağaralarda zincire vurulurken, o insanca davranışın ruh ve akıl hastalıklarına iyi geleceğini savundu.

İbn Sina’nın 170 civarında eseri olduğu belirtilmektedir. En tanınmış eserlerinden biri Kitabu’ş-Şifa’dır. İnsanlık tarihinde tek bir kişi tarafından yazılan en kapsamlı eser olan Kitabu’ş-Şifa; mantık, fizik, geometri, astronomi, matematik, müzik ve metafizik konularında dönemin tüm bilgilerini bir araya getiren bir ansiklopedidir.

Bu eserin adı daha sonra “En-Necat” olmuştur. İbn Sina’nın belki de en ünlü kitabı olan El-Kanun fi’t-Tıb ise Yunan hekimlerinin bulgularına olduğu kadar kendi gözlem ve deneylerine de dayanan bir tıp ansiklopedisidir.

ibni sinanın kitabı

Bunların yanında El-İşaret ve’tTenbihat, Hikmet-i Aruzi, Hikmet-i Meşrukiye, Esbab-ı Hudusi’l-Huruf başta olmak üzere pek çok eseri de önemlidir. Belki gelecekte daha başka eserleri de ortaya çıkacak ve bu büyük âlimimiz daha iyi tanınacaktır. 

İbn Sina’nın felsefi görüşleri

İbn Sina (Avicenna), İslam dünyasında büyük bir etki yaratmış olan Ortaçağ İslam filozoflarından biridir. Felsefi görüşleri oldukça kapsamlıdır ve onun fikirleri, Batı felsefesi tarihinde de etkili olmuştur.

İbn Sina’nın felsefi görüşlerinin temeli, Aristoteles’in felsefesi üzerine kuruludur. Ancak İbn Sina, Aristoteles’in fikirlerini daha da geliştirmiş ve kendi özgün felsefesini oluşturmuştur.

İbn Sina’nın en önemli felsefi eseri “El-Şifa” adlı kitaptır. Bu kitapta, insan doğasını, bilgiyi, varoluşu, Tanrı’yı ve evreni konu edinir. İbn Sina’nın felsefesi, metafizik, mantık, epistemoloji ve ahlak gibi felsefi disiplinleri kapsar.

İbn Sina’ya göre, gerçeklik iki temel seviyede meydana gelir: zorunlu varlık (wajib al-wujud) ve mümkün varlık (mumkin al-wujud). Zorunlu varlık, Tanrı’nın varlığına işaret ederken, mümkün varlık ise bu varlığı ortaya çıkaran şeylerdir.

Ayrıca İbn Sina, bilginin kaynaklarını sezgi, akıl ve tecrübe olarak tanımlar. Ona göre, gerçek bilgi ancak bu üç kaynağı birleştirerek elde edilebilir.

İbn Sina’nın ahlak felsefesi de oldukça etkilidir. Ona göre, insanlar mutluluğu ararlar ve mutluluk doğru davranışlarla elde edilebilir. İnsanların doğru davranışlarda bulunmaları ise akıl yoluyla gerçekleşir.

Sonuç olarak, İbn Sina’nın felsefi görüşleri oldukça kapsamlıdır ve İslam dünyasıyla Batı felsefesi tarihinde önemli bir yer tutar.

İbn Sina’nın en önemli eserleri “Hay Bin Yakzan”

İbn Sina’nın en önemli eserlerinden biri olan “Hay Bin Yakzan”, Orta Çağ İslam düşüncesinde önemli bir yere sahip olan felsefi bir roman olarak kabul edilir.

Eser, bir adanın ortasında doğal olarak büyüyen bir çocuk olan Hay bin Yakzan’ın yaşam öyküsünü anlatır. Hay, doğayla iç içe bir hayat sürerken zamanla düşünmeye, keşfetmeye ve kendi kendini eğitmeye başlar.

Eserde, İbn Sina’nın felsefi ve teolojik düşünceleri Hay bin Yakzan’ın yaşamı üzerinden anlatılır. Kitap, insanın doğal dünyayla ilişkisini, insan zihni ve bilincinin sınırlarını, bilgi edinme sürecini, insan doğasını ve yaratılışın sırlarını tartışır.

“Hay Bin Yakzan”, İbn Sina’nın Aristoteles ve Neoplatonizm’den esinlenen felsefi düşüncelerini ve bilimsel yaklaşımlarını birleştirdiği bir eserdir.

İbn Sina, bu eseriyle bilimsel ve felsefi fikirlerini roman formunda aktararak okuyucularına daha anlaşılır ve etkili bir şekilde iletmeyi hedeflemiştir.

ibn sina “Sudur teorisi” Nedir

İbn Sina, veya Avicenna olarak da bilinir, 11. yüzyılda yaşamış bir İslam filozofu ve hekimdir. “Sudur Teorisi” olarak adlandırılan bir felsefi teori geliştirmiştir.

Bu teori, insan zihninin bir dizi katman veya tabakadan oluştuğunu ve bu tabakaların her birinin farklı bir işlevi olduğunu öne sürmektedir.

İbn Sina’ya göre, insan zihni üç ana tabakadan oluşur: hassasiyet (sensory), hayal gücü (imaginative) ve akıl (intellectual). Hassasiyet, duyular aracılığıyla dış dünyadan gelen verileri toplar; hayal gücü, bu verileri işleyerek zihinde görüntüler oluşturur; akıl ise bu görüntüler üzerinden çıkarımlar yaparak düşünür.

İnsanın akıl yürütmesi, doğuştan gelen sezgisine dayanır ve bu sezgi, doğruyu ve yanlışı ayırt etme yeteneği sağlar. Böylece, insanın akıl yürütmesi, doğuştan gelen sezgisine dayanarak gerçekleştirilir.

Sudur Teorisi, İbn Sina’nın felsefesi ve tıbbi çalışmaları üzerinde önemli bir etkiye sahip olmuştur ve Batı dünyasında Rönesans dönemi boyunca da etkisini sürdürmüştür.

İbn Sina’nın en önemli eserleri

  1. Şifa (El-Şifa): Bu eser, tıp, felsefe, mantık, matematik, astronomi ve psikoloji alanlarındaki bilgileri içerir. İslam dünyasında tıp alanında uzun süre referans olarak kullanılmıştır.
  2. Kanun (El-Kanun fi’t-Tıb): Tıp alanında yazdığı bir diğer önemli eseridir. Bu eser, tıp alanındaki bilgi birikimini sistematik bir şekilde ele alır ve hastalıkların tanısı ve tedavisiyle ilgili detaylı bilgiler sunar.
  3. Hay Bin Yakzan (Hayy ibn Yaqzan): Bu eser, bir felsefi roman olarak kabul edilir ve insanın doğayla olan ilişkisini ve arayışını konu alır. Bu eser, Orta Çağ’da Avrupa’da da etkili oldu ve daha sonra İngilizceye çevrildi.
  4. Kitabü’n-Necat (Kurtuluş Kitabı): Bu eser, felsefe ve din alanlarını bir araya getirir ve insanın doğru yolu bulması için gerekli olan bilgileri sunar.
  5. Şifa Kitabı’nın Psikolojik Bölümleri (Kitabü’n-Nejat min’el-Esraar fi Mehasini’l-Envaa): Bu eser, psikoloji ve felsefe alanında yazılmıştır ve insan davranışları, algı, bellek, rüyalar ve zihin hastalıkları gibi konuları ele alır.

İbn sinaya ait Önemli sözler

İbn Sina’nın önemli sözlerinden bazıları şunlardır:

  • “Bilgi, ışık gibidir. Bu ışık, doğru düşünen kimselerin kalbine doğru düşer ve kalbin her köşesini aydınlatır.”
  • “Akıllı insan, sözleriyle etrafındakilere yol gösterir. Ahmak ise sözleriyle kendini yoldan çıkarır ve başkalarını da yanıltır.”
  • “Bir insanın kendini tanıması, en zor ve en değerli bilgidir.”
  • “Gerçek bir öğrenim, insanın kendisiyle başlar ve sona erer.”
  • “Birçok bilgi insanı bilge yapmaz, ancak bilgisi az olanlarla konuşmak insanı cahil yapar.”
  • “Gerçek iyilik, kendisini iyiye ulaştırmaya çalışan kişinin kalbinde doğar.”
  • “Zihninizi bir okyanus gibi genişletin, ancak o okyanusun derinliklerindeki incileri de keşfedin.”
  • “Bilgi, güçtür ama sadece doğru kullanıldığında.”
  • “Bir şeyi öğrenmek için en iyi yol, onu öğretmektir.”

İbn Sina’nın Mirası

Avicenna’nın kişisel yaşamını tam olarak değerlendirmek zordur. İbn Sînâ hakkında bilinenlerin çoğu, onun uzun süredir himayesinde olan Cüzcânî’ye yazdırılan otobiyografisinde bulunur.

Hayatı arkadaşları tarafından süslenirken ve düşmanları tarafından karalanırken, her açıdan hayatı seviyordu ve canlı müzik, güçlü içki ve rastgele seks için doymak bilmez bir iştahı vardı.

Avicenna’nın değişken zekası ve geniş zekası ona birçok arkadaş kazandırdı, ancak İslami bağnaz gelenekleri hiçe sayması ona daha da fazla düşman kazandırdı. Bazen kibirli görünüyor .

İbn Sînâ, Râzî’den ağır bir şekilde ödünç alırken , onun Farsçasını reddetmiştir. selefi, “dışkı ve idrar testine” bağlı kalması gerektiğinde ısrar ederek. Avicenna ayrıca, kendini tanıtma çabaları,

politik olarak değişken bir dünyada hayatta kalmaya yönelik, kurnaz bir içgüdüyle yumuşatılan yalnız, kara kara düşünen bir figür gibi görünüyor. İbn Sina’nın kişisel güçlü ve zayıf yönlerine rağmen, teorik ve pratik konularda zekası harikaydı.

İbn Sînâ’nın felsefesinin ortaçağ Avrupa felsefesine kolayca dahil edilmiş olmasına ek olarak, Skolastik düşünce, onun sentezi Neoplatonik ve Aristoteles düşüncesi ve zamanın tüm insan bilgisini iyi organize edilmiş erişilebilir metinler halinde kuşatması, onu o zamandan beri en büyük zekalardan biri yapıyor.

Aristoteles İngiliz filozof Antony Flew , İbn Sînâ’yı “İngiliz filozoflardan biri” olarak değerlendiriyor. Arapça yazan gelmiş geçmiş en büyük düşünürler ” , adamın modern bilimsel değerlendirmesini ifade eder.

Tıpta İbn Sina, 17. yüzyıla kadar Avrupa okulları üzerinde derin bir etki yaptı. Canon , Rönesans eğitmenleri tarafından artan eleştirilere maruz kaldı , ancak İbn Sina’nın metni, Greko-Romen metinlerinde açıklanan tıp uygulamalarına ve teorilerine bağlı kaldığı için, eğitmenler, öğrencilerini bilimin temel ilkelerini tanıtmak için kullandılar .

Asla düşman istemeyen İbni Sina, hayatta olduğu kadar ölümde de doğruydu. Villanovalı Ortaçağ doktoru Arnold azarlandı İbn Sînâ’yı “Galen’i yanlış yorumlayarak Avrupalı ​​doktorları şaşkına çeviren profesyonel bir karalamacı” olarak tanımladı. Ancak böyle bir iddia ağırdır. Gerçekten de, İbn Sînâ olmasaydı pek çok bilgi kaybolmuş olurdu.

Dahası, yüzyıllar boyunca gösterdiği dayanıklılık , Villanova’nın vardığı sonucu yalanlıyor. 1913’te ders veren Kanadalı doktor ve tıp profesörü Sir William Osler , Avicenna’yı “şimdiye kadar yazılmış en ünlü tıp ders kitabının yazarı” olarak tanımladı.

Osler, bir uygulayıcı olarak İbn-i Sina’nın ” aynı zamanda devlet adamı, öğretmen, filozof ve edebiyat adamı olan başarılı hekimin prototipi ” olduğunu da sözlerine ekledi.

İbn Sina Kimdir ? makalemizi okudunuz, Yanlış yada Eksik bir şeyler olduğunu düşünüyorsanız bize mesaj yollaya bilirsiniz..

Bu makalenin, büyüleyici bir oyun dünyasının beklediği ice-casino.ca platformu tarafından desteklendiğini duyurmaktan mutluluk duyuyoruz. Türk oyuncuları oyun topluluğumuza katılmaya ve heyecanı ilk elden yaşamaya davet ediyoruz. Benzersiz eğlenceyi keşfedin ve inanılmaz oyunlar ve fırsatlarla dolu heyecan verici bir yolculuğa çıkın.


 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.